Evrende hiç
bir şey yoktur ki, ruhun sonsuzluğunda, varoluşun sonsuzluğunda, esaslı bir
nedeni olmasın.
Bazen, bazı
ilişkilerde (ilişki biçimine olursa olsun, mesela iki sevgili, ya da karı-koca,
ya da anne-evlat, baba-evlat, kardeş vs, taraflardan birinin diğerine sürekli
maddi ya da manevi bir hizmet halinde olduğunu ya da hayatta her şeyden
neredeyse vaz geçerek o kişi odaklı yaşadığını, ya da dilimizde belirtildiği
biçimde “saçını süpürge” ettiğini görürüz ve (hiç yapmamız gereken bir şeyi
yapıp) “bu nasıl oluyor” diye de yargılarız. (yeri gelmişken tekâmül yolunda
olan bir kişinin yargılardan vaz geçmesi gerektiğini burada bir kez daha
hatırlayalım, çünkü hiçbir şeyin esas nedenini biz dıştan bakıp göremeyiz)
Ruhların
sonsuz varoluşunda, tekâmül yolunda ilerlerken bazen aralarında karma temizleme
anlaşmaları olur ki insan bunu bilinçli aklıyla tabii ki hatırlayamaz. Bu
ruhsal düzeyde yapılmış olan bir anlaşmadır. Ve bu anlaşmanın sayısız nedeni
olabilir. Hepsi de aslında karmik borçlardır. Bu anlaşmayı doğmadan önce yapan
ruhlar, dünyaya doğduktan sonraki süreçte, diğer bütün anlaşmalarda olduğu
gibi, bilinçli akıl bunun farkına varmadan ya da bilmeden bu anlaşmayı
uygularlar. Burada evren bir hesabı kapatmaktadır.
Fedakârlıkta
bulunan kişi de bu vakalarda, sadece hizmeti yerine getirir ve yaptığı
fedakârlığı sorgulamaz ve yakınmaz. Sadece içsel olarak bunu yapması
gerektiğini, bunun bir görev olduğunu bilir. Sadece dışardan bakanlar bu
kişinin neden bu kadar fedakâr davrandığını anlayamaz, çözemez. (işte tam bu
noktada, tekrar, hiçbir koşul ve durumu dışardan bakıp YARGIlamamız gerektiğini
hatırlayalım. Yargı konusu da uzun konuşulması, düşünülmesi gereken bir
konudur)
Bu o kadar
evrensel, o kadar geçerli bir ruhlar arası anlaşmadır ki, Astrolojik
haritalarda da bu durum açıkça görülür. Bu iki kişinin doğum haritalarını yan
yana koyduğumuzda ve bazı gezegen konumlarına baktığımızda taraflardan birinin
diğerine hizmet amaçlı bir birliktelik olduğunu görürüz.
Bu karma ne
zaman biter? Fedakârlık yapan tarafın, karşı tarafı affettiğinde biter.
Affetmek, borç-alacak ilişkisini sıfırlar. Yoksa bu döngü sonsuza kadar gider.
Var oluşun başka bir noktasında bu kez, diğer kişi fedakârlık rolünü üstlenir.
Affetmedikçe hesap kapanmaz. Bunu “Şu Karma Nedir, Nasıl Çözümlenir” başlıklı
yazımda detaylı yazmış idim. En önemlisi de bütün dinlerin ve inanç sistemlerinin
bel kemiğini affetmek oluşturmakta. (http://astrolojizeynepnihal.blogspot.com.tr/2014/09/karma-ve-affetmek-ruhsal-varolusun-ve.html )
Ruhsal
konular her başlığı içinde taşıyan bir kartopu gibi. Bütün kavramlar birbirinin
nüvesi, özü. Fedakârlık kavramı, yargılamamayı ve affetmeyi de getiriyor.
Yargılamama ve affetme hoşgörü ve merhameti içeriyor. Hoşgörü ve Merhamet,
tevekkül ve kabulü içeriyor. Hiç biri diğerinden ayrı düşünülemeyen kavramlar.
Ve detaylardan çıkıp büyük resme baktığımızda yollar hep ego törpülenmesine
çıkıyor.
Öyleyse, ne
yapıyor olursak olalım, her an egomuzu gözlemliyor olalım, fedakârlık yaparken
bile : )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder