"Şu SATÜRN EFENDİ ve "şu KARMALAR nasıl hafifletilir?"" Konulu yazıma bir danışanımdan gelen son derece analizci, gözlemci yanıtı paylaşmak istedim. Geldiği biçimde buraya kopyalıyorum:
--------------------------------------------------------------------
Satürn "karmaların efendisi" diye anılır, özllikle ruhsal astrolojide. Satürn bize dünyaya gelme amacımızı hatırlatmak ister, -ki bu tekamüldür- ve karmaların kapanmasını ister.
Hocam bana yazdığınız ilk haritamdan bazı alıntıları aynen geçiyorum buraya. Tarih 7/9/2014
İlişki konusuna gelirsek, yaşamın en büyük tekamül aracı bu “ilişki” meselesi. Sen de haritana bakılacak olursa, evet, en çok bunda zorlanıyorsun. Çünkü zaten seni mutlu edebilecek kişinin çok sıra dışı özellikleri olması gerek. En başta zeki. Sonra güçlü. Senin üzerinde etki sahibi olabilecek. Sonra tutku şart aranızda. Tutkusuz bir birliktelik olmaz sana, gelmez. Ama bütün bunlara rağmen de sıkılman ve kopman da olası. Hem kişisel iniş çıkışların var hem de bunu ilişkiye yansıtma potansiyelin var. Öte yandan, dünyaya gelme amacımız ruhsal gelişim, yani tekamüldür. Ve yaşamımıza zor temaları kendimiz katıyoruz. Tekamül etmek isteyen biziz, bu uğursa planı yapan da biziz. Amaç KABUL u öğrenmek ve tüm varoluşla BİR liği öğrenmek, idrak etmek. Çok mutlu bir birlikteliğin olduğunda bunu yapabilir miydin? Muhtemele hiçbir şeyi sorgulamadan yaşar giderdin.
Yalnız bu arada sen ilişki konusundaki duygusal dünyanı biraz değiştirmeğe çalışmalısın. (seni tanımıyorum tabii haritaya göre buJ) haritaya göre çok iniş-çıkışlı ve değişken bir duygu dünyan var gibi görünüyor. Bazen de karşıdan çok şey bekleyebilirsin, karşıdaki kişinin kendisini aşan şeyler ve bu konuda aşırı baskıcı, tutkulu olabilirsin. Ya da tam tersine karşına çıkan kişi bu formda olabilir. Daha güvenli ilişkilere adım atmaya çalışmak ve kendi duygularındaki dalgalanmaları VAROLUŞA ve EVRENE daha fazla yaklaşarak törpülemeyi deneyebilirsin. Muhtemelen bu törpüleme işlemini gerçekleştirmek amacıyla gelmişsin bu kez dünyaya.
En çok zorlandığımı bildiğim ilişkiler konusundaki bu yazdıklarınızı defalarca okudum. Farklı zamanlarda.. defalarca.. düşündüm…yıllardır niye olduğunu bilmediğim, hep içimde savaşlara neden olan, karakter yapım diye kabul ettiğim bu ruh halimin beni hiç tanımayan sizin tarafınızdan bu kadar net ve doğru bir şekilde ortaya konması çok şaşırttı beni.Üstelik çözümüyle birlikte.. varoluşa ve evrene daha fazla yaklaşarak törpülenme ? ne demekti bu ??
Öyleyse, eğer Satürn bize "Gelişkin bir ruh" olmamız gerektiğini hatırlatıyorsa "gelişkin bir ruh"tan kasıt nedir, buna bir daha bakmak lazım.
Törpülenme, gelişkin bir ruh’a giden yolun taşlarından biriydi. Pratikte bildiğim değişmek, büyümek, olgunlaşmak yani.. Fakat değişmekle ilgili bugüne kadar bildiklerimden ve denediklerimden farklı bir şey yapmam gerekiyordu belliki. Çünkü onlar bir işe yaramamıştı.Ben gerçekten öz’ümü dinlemeye uğraşmamıştım hiç.Duruma ve olaylara göre bakış açımı ya da tepkilerimi değiştirmeye çalışmış,yenilenmek için uğraşmıştım.Mevcut koşullarla mutlu olabilme egzersizleri yapmıştım.Olamıyorsam eğer o mevcut koşullarda sebepleri aramış, gerektiğinde onları değiştirmeye çalışmıştım. Az da olsa dersler çıkarmakla birlikte Öz aynı duruyordu. Düşününce ve öğrenince , altta bir direnç olduğu için işe yaramadığını anladım.Direnç niye vardı?Direnen kimdi? Cevapları bulunca en dürüst halimle sordum kendime.İlişkilerimi yaşayış biçimimde gerçekten törpülenmek istiyormuydum? Hem kendimle hem karşımdakiyle yaşadığım mücadelelerin sonunda stabil bir ilişkiye geçtiğimizde bile niye tam mutlu hissetmiyordum kendimi? Cevabı hızla öğrenmeye başladığım tekamül sürecinin, karmaların, evrene güvenmenin içinde buldum. Zamanım gelmişti. Evet,törpülenmek istiyordum.Direnenlere sağlam durmaya kararlıydım.Artık kapanması gereken karmalarımı görebiliyor ve niye lerini anlayabiliyordum.Telefonumun duvar kağıdına bile SABIR-KABUL-HOŞGÖRÜ yü yazdım.Kılavuzlarım hep görebileceğim yerde olsunlar istedim
Hayatınızın tam bu noktasında mesela, daha önce içtenlikleaffemedeğiniz bir durum varsa, ondan kurtulup, gönlünüzü hafifletmeniz gerek. Ya da, kabul edemediğiniz bir durum varsa, hoşgörüyle kabul edip o yükten kurtulmanız gerek. Unutmayalım, bunlar hep karmanızdır, yani dünyaya düzeltmek için geldiğiniz konulardır. Satürn döngüleri her 7 yılda bir gelir. Bir dahaki döngüye daha hafif girmeniz için, şu andaki döngünün gereğini yapmak gerek.
Ben önce kendimi kabullenmek ve affetmek istedim.Bunun için 7 yıl daha bekleyemezdim. Geçmişe bakıp kabul edemediğim hatalarımı ve cevaben gelen kabul edemediğim sonuçları masaya yatırıp uzun uzun yüzleştim onlarla. Önce kendime hoşgörü göstermeye çalıştım. Artık karmalarımı kapatmaya niyetli olduğum için daha bir şefkatli davrandım kendime. Aslında kendime öfkeli olduğum için, bana öfkelenenleri ,bulunduğum durumu beğenmediğim için, beni beğenmeyenleri , doğal akışı zorladığım için beni zorlayanları,öğrenilmiş ve onaylanmış bir şablon içinde mutlu olacağımı sandığım için, karşıma hep bu şablondan mutlu olanların çıktığını daha iyi anladım.
Affetme ve kabul ve Anda Kalma (endişelnememek, AN'ın gereğini yapmak, Evrene'e güvenmek) Tekamülün en büyük araçları. Affetmetmek bir kibirle değil, içten ve karşıdaki varlığın da bir tanrı özü taşıdığını ve kendi tekamülü yolunda yürüdüğünü içselleştirerek. İdrak ederek. Kabul de öyle. Ve "anda kalmak" endişe duymamayı öğrenmek demek.
Bu bir paket, bütün kavramlar iç içe. Satürn bize tekamülün hangi noktasında olduğumuzu hatırlatıyor.
Sonunda kendimi affettim. Tekamülümün bu noktasına gelebilmek için bunları böyle yaşadığımı, olayları ve insanları planıma kattığımı anladım. Daha önce anlayacak fırsatları ya da potansiyel başka bir planı kaçırmış olduğumu tahmin etmekle birlikte ‘zararın neresinden dönersen kardır’ felsefesiyle baktım meseleye. İnsan kendini affedince, diğerlerini affetmek daha kolay oluyor. Ben kendi irademle bu hataları yapabiliyor isem, iradesine müdahale edemediğim karşımdakinin de yapması doğal değil mi ? Ben bunları ders çıkarayım diye yaşadıysam , karşımdaki de bunun için yaşamadı mı ? Bu KABUL noktasından sonra sıra geldi bundan sonra ne yapacağıma.. Geçmiş artık bittiğine göre, geriye bugün ve yarın kaldı. Yarın için beni sürekli ANDA KAL, AKIŞTA KAL diye uyaran siz sayın hocamın gayretleriyle zorlu da olsa endişelenmek veya oldurma planları yapmaktan vazgeçtim. Peki BUGÜN ne yapmalıydım? Uyanık ve farkında olarak bugünü yaşamaya başladım. Hep kendimi gözlemeye çalışarak. Eğer bugün fark edersem yanlışımı yarın için affedecek bir durum kalmayacağını fark etmek iyi geldi bana. Biriktirmeden yaşamak yani.Her ne yaşıyorsam hatalı bulduğum, ‘törpülenmesi gerekli’ teşhisini bugün koyup yarın hemen tedaviye başlamak..
.
Transitleirin etkisini hafifletmek için ne yapılır diye soruyorsunuz? Cevap: Tekamül için ne yapmak gerekirse, yani egoyu törpülemek için ne yapmak gerekirse. Daha çok bağışlama, daha çok kabul,daha çok anda kalma. VE tüm yaşananların bizzat bizim aynamız olduğunu, içimiz nasılsa, dışarıda karşımıza çıkanların da aynen onun yansıması olduğunu hep hatırlamak. İçten ve Kibirsiz ("hadi büyüklük bende kalsın" türü değil) bir bağışlama, evet transitlerin etkisini hafifletir, çünkü, transitlerin dersi alınmıştır.
Bu sefer sıra geldi karşımdakini affetmeye. Geçmişte kalanları affettim. Artık düşünmek ve irdelemek ihtiyacım olmadığı bir noktaya geldim. Biten evliliğimi bile affettim. Fakat askıda duran, ne tam vazgeçebildiğim, ne de tam sarılabildiğim bir ilişkimi özellikle tutmak istedim hayatımda. Çünkü ilişkiler konusundaki en büyük sınavımın BU İLİŞKİ olduğunu gördüm. Ve o yüzden şimdi, bu zamanda bana geldiğine inandım. Farkındasız dönemimin ,EGO VE HIRS adına herşeyin top yaptığı dönemimin bir ilişkisiydi. Ama bana istediğimi asla vermiyordu. Zaten beni çok zorladığı için kendime dönebildim ben. Çok mutlu olduğumu düşünseydim eğer, aynı eskilerde olduğu gibi farkındasız devam ederdim yine. İşte bu yüzden yeni ve tertemiz bir sayfa açıp,kendimle yeni bir yolculuğa çıkarken onu da yanımda tutmak istedim. Bir nevi sınavı yarım bırakıyormuşum gibi geldi bana.Sanki sınavın yarısına kadar emin olmadığım ya da sallama cevaplar verip, aniden konuların aklıma gelmesiyle(tekamülü fark ettiğim dönem) kalan yarıyı daha doğru cevaplarla tamamlayabileceğim bir noktadaydım.Sınavı,yarıya kadar elde etme kriteri olarak değerlendirirken o noktada bir deneme sınavı olduğunu kabul ettim. Rahatladım. Artık bundan sonraki sorulara vereceğim cevaplar için amaç , elde etmek değil kendimi görmekti.Öğrendiklerim ve AKIŞ’a olan güvenim de yardım edecekti bana.Ama ümit beslemekten vazgeçtiğimi söylersem yalan olur. Her ne kadar deneme sınavı olsa da bir güzel ümit vardı içimde yine de…
Ve yine bir soru: Dualarla transitleri yok edemez miyim?
Cevap: Belki edersiniz (Tanrı (Evren) sizi o an kıramayabilir) ama ödenecek olan borçlar, alınacak dersler orada duruyor. Çünkü, siz bu dünyaya bütün bu sıkıntılı dönemleri de planlayarak, ego temizlemek amacıyla geldiniz. Şimdi tam da o an gelince, sınavda kağıdı boş teslim etmek istiyorsanız, sadece ertelersiniz. İç temizliği, ego temizliği, var oluşun bir gereği. O ego temizlenmeden, tekamülün ileri aşamalarına geçemeyiz. Ama, ileri aşamalara geçmeyi "bilinçli olarak istememek de" de tercihiniz olabilir. Eğer, bu ego odaklı dersaneye sürekli gelmek istiyorsanız, Evren ona da tamam der.
Hem de ne çok dua ettim. İlk başlarda OLSUN diye ettim. Böyle, böyle… olsun!!! Neyseki kısa sürdü bu dönem. Sonra ve hep ve şuan BENİM İÇİN HAYIRLI OLAN … diye dua ettim, ediyorum. Boş kağıt vermek , ertelemek, başka bir sınav tarihi beklemek istemiyorum. Tabii benim için en hayırlı olan şu an Egomun istemediği olansa; lütfen onun da isteyebileceği olgunluğa geldiğimde BİTSİN diye de ek bir dua ediyorum.
Ayrıca Satürn, bütün bunlarla beraber, hayatımızdan 'tekamülümz gereği' çıkması gereken ne varsa çıkmaya zorlar. Belki bundan sancı duyarsınız. Ama, karma ve tekamül gereği, artık o, her neyse, gidecektir yaşamınızdan. Bir'e, bütüne, size hizmet için artık yaşamınızda kalmasının faydası yoktur çünkü.
Siz sayın hocam, yukarıdaki cümleyi bana yazdığınızda daha başlarındaydım yolumun. Çok uzunca bir süre ‘çıkması gereken’ olarak hep bu ilişkimin çıkması gerektiği , vazgeçmem-ayıklamam gerekenin bu ilişki olduğunu yorumladım ben. Hüzünlenerek ve istemeyerek .. Sonra belki de arınmam gerekenlerin ilişkilere dair beklenti ve kalıplaşmış duygular olduğunu düşünmeye başladım. Sancılı da olsa hayatımdan çıkaracaklarım bu egolardı galiba. Törpülenerek küçülecekler ve sonunda çıkacaklardı. Yine bir itiraf ;hüzünle veda etmek zorunda olduğumun ilişkinin kendisi olmayabilme ihtimali yine yüzümü güldürdü benim. Umit’lerım yine biraz yeşerdi.
O yüzden giden varsa, sevgiyle salıverin gitsin. Affetmeniz ve Kabulunuzu de sevgiyle kucaklayın. Kırgınlıklarınızı salıverin gitsin. Rahatlayın. An'da kalın. AN'ın gereklerini yapın. Herkesi, her olayı aynanız olarak görün. Evrene inanın :) Satürn size bunları hatırlatmak istiyor. Hatırlatmak için de epey sıkıştırır, huyu öyle : )
Gerçekten epey sıkıştırıyor..!! Duygularımı, düşüncelerimi ordan oraya savuruyor. Öğrenmeye ve kendimi gözlemeye devam ediyorum bu sırada. Kırgınlıklarımı salıverdim. Yeni kırgınlıklar yaşamıyorum. Çünkü beklentileri kaldırıyorum.Bana hoş gelmeyen herhangi bir söz ya da oluşu görmezden gelmiyorum ama. Görüyor ve duygu yüklemeden gözlüyorum…Sonra irdeliyorum .. Rahatladım. Endişe duymamayı öğrendim. Salıverdiğim düşünce kalıplarıma, ezberlerime, öğretilen beklentilerime bakıp kendim şaşırıyorum bazen. Bazılarıyla ise hala uğraşıyorum ama. Şu aralar yaptığım; iç’ime sürekli ‘ sen ne istiyorsun? ‘Ya da ‘elimde bu seçenek var istermisin? ‘
diye sorma egzersizleri yapmak..Cevabın egodan mı benlikten mi geldiğini ayrıştırarak ama… Doğruları-yanlışları- gereklilikleri-şablonları bir tarafa bırakıp merkez’e İÇİMİ VE KENDİMİ koydum şu aralar. Biliyorum.. Birgün bu Satürn Efendi gidecek benden… bakalım giderken hayatımdaki hangi fazlalıkları, hangi faydasızları alıp götürecek yanında….