31 Aralık 2014 Çarşamba

YENİ YIL

Yeni yılda herkes birbirine "başarı" ve "mutluluk" diler. Ben de diliyorum ki, yeni yıl hepimize "ÖZ"ümüze daha çok yaklaştığımız, kendimizi daha çok bildiğimiz, fark ettiğimiz  bir yıl olsun. Çünkü ÖZ'ü ile birleşmeyen insan hep yarım ve doyumsuz hissedecek, hep ne elde etse, ne kadar dünyasal başarı elde etse, ne kadar maddi güç elde etse de hep yenilerinin peşinde koşacak yine de mutlu olmayacaktir. Çünkü ÖZ'ünü bilmeyenlere mahsus "kaygı" ve "anda kalamama" hep onlarla olacaktır. Yeryüzü hazineleri peşinde koşmak ve onu elde etmek hep yeni KAYGI'lara neden olacaktır. Dünyasal anlamda "başarılı"olmak bizi belli bir noktaya kadar "mutlu" edecek ama o noktadan sonra yeni başarılar aranacaktır. Ya da çok mutlu bir aşk -ki biz aşk ararken aslında tanrıya olan, farkında olmadığımız özlemi başkalarıyla gidermeğe çalışırız- sonsuza kadar sürmeyecek, aşkımız etki süresi bitince sona erecek ve yeni aşklar aranacaktır. 

Tek sona ermeyecek doyum, içimizdeki ÖZ ile buluşmak, onun farkına varmaktır.

Zaten onun farkına vardıktan ve onunla BİR olduktan sonra diğer "başarı, "aşk" gibi dünysal istekler kendiliğinden yok olacaktır.

Hepimize içindeki ÖZ'üne, o tanrı parçasına, yani TANRI'ya çok daha yakınlaşacağı bir yıl diliyorum. 

27 Aralık 2014 Cumartesi

GÖKYÜZÜNDE SON DURUM

23 Aralıkta Satürn, Karmaların efendisi, büyük derslerin habercisi, Yay Burcuna geçti. Gerçi daha sonra Akrep e kısa bir dönüş yapacak ama, şimdilik şu burçlar HAZİRAN 2015 ortalarına kadar devam edecek bu süreçte irili ufaklı olumlu gibi görünmeyen, ama sonuçta tabii ki olumlu deneyimlere hazır olsunlar.: YAY BURCU’nun ilk günlerinde doğanlar ve Ay’ı ya da Yükselen Burcu Yayın ilk derecelerinde olanlar  biraz baskı ve sorumluluk artışı ve kısıtlanma deneyimleyebilirler. Sağlıklarına da bu günlerde, birkaç haftalığına dikkat. İKİZLER BURCU’nun ilk günlerinde doğanlar, AY’ı ve Yükseleni de İkizler Burcu’nun ilk derecelerinde olanlar özellikle ikili ilişkilerde bazı olumlu veya daha çok olumsuz bir devreye girebilirler. Eğer sağlam bir ilişki ise daha ciddi bir platforma taşınır, sağlam temelleri yoksa sonlanabilir. BALIK ve BAŞAK BURÇLARI’nın ilk günlerinde doğanlar, veya Ay ya da Yükselenleri bu burçların ilk derecelerinde olanlar hem fiziksel hem de duygusal sağlıklarını fazla riske atmayacak şekilde davranmalılar. Aynı zamanda doğum haritanızda Balık ve Başağın ilk derecelerinde gezegen varsa da dikkatli olmaları gerekiyor. (Örneğin bu satırların yazarı Satürn ün Yay Burcuna girip de, haritasındaki Plutona sert açı yaptığı gün önemli bir kaza atlattı. Oysa risk almamalıydı: ))

Satürn’ün YAY BURCU’na geçmesinden olumlu işaret alanlar ASLAN ve KOÇ’lar ilk günlerinde doğanlar ile AY ve Yükselenleri bu burçların ilk derecelerinde olanlar. Onlar daha düzenli ve disiplinli bir sürece girip bunun meyvelerini toplayabilecekler.

Öte yandan yine tam da bu günlerde gökyüzünün en önemli olaylarından biri Uranüs, Pluton olumsuz açısı. KOÇ, TERAZİ, OĞLAK ve YENGEÇ Burçlarının ortalarında doğmuş olanlar. Bu süreç Temmuz 2015 e kadar yoğun şekilde devam etmekte. Bu burçların özellikle ortalarında doğmuş olanlar zor sürelerden, önemli karar noktalarından, önemli vazgeçişlerden geçebilirler. Ama hepsi de sonuçta hayırlarınadır. Ayrıca bu süreçte sağlıklarına dikkat edip, yakından izlemelerinde yarar var.

Mars KOVA burcunda ilerlemekte. KOVA’lar ve KOVA yükselenler hem aktif ve enerjik ancak küçük kazalara ve fazla yorulmalara dikkat. ASLAN, BOĞA ve AKREPLER de kaza ve sağlık konusunda risk almamalı. İKİZLER ve TERAZİler ise marsın bu geçişinden en olumlu etkilenenler. Onlar enerjik ve çekici.

Merkür ve daha önemlisi Venüs OĞLAK BURCUnda. Oğlak burçları Pluton ve Venüs birleşimiyle çok çok çekiciler ve ani, ateşli aşklar yaşayabilirler. BOĞA ve BAŞAK’lar da Venüsün bu geçişini ile olumluluk mesajı alanlardan. Aynı şekilde hızlı aşklar ya da önemli toplumsal etkinlikler yaşayabilirler. YA da eğer sanatla uğraşıyorlarsa yaşamlarının en ilginç yaratımlarında bulunabilirler.

Neptün ise BALIK BURCU’nun ilk dönemlerindeki yolculuğuna devam ediyor ve BALIK ve BAŞAKLARın ilk 10 gününde doğmuş olanlara tatlı bir mistizm, İKİZLER ve YAY’ın ilk günlerinde doğmuş olanlara biraz yanılsamayı sembolize etmekte. Onların her konuda karar verirken daha uzun düşünmelerinde yarar var.

Sevgiler.


21 Aralık 2014 Pazar

YENİAY OĞLAKTA,

Güneş ile Ay bu kez 22 Aralık, sabah 3:36’da Oğlak Burcu’nun hemen başında gerçekleşiyor ve Oğlak, genel olarak hepimizi daha disiplinli olmaya davet ediyor.

Tam da dönence sırasında oluşan bu Yeniay, gelecek iki haftada yapılacak başlangıçların uzun soluklu değişimlere dönüşebileceğini sembolize ediyor.  O yüzden özellikle kişisel haritalardaki gezegen ya da noktalarla kontak yapıyorsa, yani, kişisel haritanız uygun ise, özellikle haritanızda bu yani ayın düştüğü evle (konuyla) ilgili olarak yapacağınız yeni başlangıçlar ayağı yere basan, uzun soluklu değişimlerin ilk adımı olabilir.

Elbette Oğlak Burcu’nun ilk günlerinde doğanlar (22 Aralık-1 Ocak arasında) ve Oğlak Burcunun ilk dereceleri Yükselenler bu yeniayı en çok hissedecek olan kişiler.

İkinci olarak Yengeç Burcunun ilk günlerinde doğanlar ve ilk dereceleri yükselenler özellikle ikili ilişkilerde uzun soluklu yeni başlangıçlara yelken açabilirler.


Koç ve Terazi Burçlarının ilk günlerinde doğanlar ise olabilecek yeni başlangıçlardan fazla hoşlanmayabilirler. (haritalarının tümüne bakmak gerek, her zaman olduğu gibi)

Mutlu Yeniaylar : )

5 Aralık 2014 Cuma

6 ARALIK, DOLUNAY İKİZLERDE,


Mutlu sonuçlara hazırlanalım.

Dolunay 6 Aralıkta, saat 14:27’de İkizler burcunun 15. Derecesinde, Uranüs, Node (ayın kuzey ucu, Karma temsilcisi) ve Merkür ile olumlu kontak halinde oluşuyor.

Demek ki, içinde bulunup da bir sonuç beklediğimiz süreçlerin beklentilerimizden daha fazla bir olumlulukla sonuçlanma potansiyeli –özellikle 6-22 Aralık döneminde, hayli yüksek. Bu gelişmeler çok ani de olabilir. Bu gelişmelerde Karmik oluşumumuzun rolü de büyük olacak. Şimdiye değin yarattığımız karmalar ne derece olumlu ise, bu Dolunayda bize gelecek dönüş o kadar olumlu olacaktır. Bu arada en azından bu dönemde yeni yaratacağımız Karmaların olumlu olmasına dikkat edelim ki gelecekte bize dönüşler olumlu olsun. Bu dolunay sürecinde daha affedici (gönülden), daha hoşgörülü, daha kaygısız (teslimiyet halinde), daha Evreni anlamış şekilde davranmaya dikkat edelim. Bu dolunay her çeşit olumlu davranışı destekleme sözü veriyor J

He zaman olduğu gibi, dolunay özel doğum haritamızda hangi bölüme düşüyorsa, o bölümün temsil ettiği konuda olumlu gelişmeler olacak. Ya da, yine özel haritada dolunayın kontak kurduğu bir gezegenimiz varsa, yine onunla ilgili olumlu gelişmeler bekleyebileceğiz.

Bir tek, bu süreçte bazı değişimler bazılarına çok fazla, aşırı, kaldıramayacakları bir şey imiş gibi görünebilir. Bu durumda akışa güvenin ve bu değişim sonucunda nihai olarak olumlu süreçlere gireceğiniz olasılığının yüksek olduğunu her zaman hesaba katın.

Elbette bu Dolunay tarafından en çok işaret edilenler, İkizler Burcunda, özellikle de ortalarında doğmuş olanlar (4-5-6 Haziran ve civarı). Sonra, yine Yay Burcunun ortalarında doğmuş olanlar (5-6-7 Aralık ve civarı), Ayrıca İkizler ve Yay yükselenler ve ayrıca doğum haritalarında bu derecelerde bir gezegeni olanlar.


Mutlu Dolunaylar. 

20 Kasım 2014 Perşembe

22 KASIM YAY BURCUNDA YENİAY


Kasım ayındaki Güneş-Ay birleşmesi (tabii dünyadan bakınca) 22 sinde ve Yay Burcunun hemen başında(0:7 Derecede) oluşuyor.

Bu Yeniay, Hayaller ve Yanılsamalar temsilcisi olabilen Neptün (Ki benim hemen hemen en sevdiğim gezegendir, Neptün bizleri, diğer varoluş boyutlarına bağlayan gezegendir ve onsuz dünya hayalsiz, umutsuz yerinde sayardı) ile olumsuz bir açıyla kontak yaparak oluştuğundan,  bu ay, doğum haritamızda düştüğü eve göre, yeni başlangıçlarda bulunurken bir kaç kez düşünmemiz gerektiğini sembolize ediyor. Bu başlangıç çok büyük hayalimizin hayata –biraz zorlanarak- geçmesi de olabilir, büyük bir yanılsama da olabilir. Ve aslında yanılsama olması olasılığı biraz daha yüksek. Bir yandan da biliyoruz ki, risk almadan ilerlenemez. O yüzden, 22 Kasım ve civarı, özellikle 2 hafta sonrasına kadar, eğer risk almamız gereken yenilikler varsa, bir daha ve bir daha düşünerek ve mümkün olduğunca sağlam adımlarla hareket etmeliyiz, diyor evren.  

Ülkemiz için çıkardığım Yeniay haritasında Uranüs tam da sabah ufkunda ve Mars ve Pluton ile, yine sert bir etkileşim içinde. Yani, hepimiz için ciddi  değişimler olası. Bu değişimle çok ani olabilir. çok isteksiz olabiliriz, ya da istekli ama kararsız olabiliriz. Ama durum şu ki, biz nasıl olursak olalım bu değişimler olacak. Yaşamsal değişimler mi? O kadar değil Çünkü bu tutulum olmayan bir yeniay. Yani etkisi 2 hafta (en fazla 1 ay). İşte bu sürede olabilecek değişimlerin kalıcı olma olasılığı yüksek. Peki kalıcı olurken yumuşak bir geçişle mi olacak? Hayır. Bira zorlanacağız. Ama bir biliyoruz ki, evrende rasgele hiç bir şey olmaz ve her şey çok sağlam bir nedene dayanır. Ki o “neden” sadece ve sadece bizim hayrımızadır. Değişim gereken noktada değişim olacaktır. Belki birçoğumuz şimdiye değin çok değer verdiğimiz bazı şeyleri arkamızda bırakıp, biraz sancılı olarak, yepyeni başlangıçlara geçeceğiz. Kimler? Özellikle, en başta YAY BURCU’nın ilk 10 gününde doğanlar, Yani, 22 Kasım-2 Aralık arasında doğanlar ve ikincil olarak ASLAN ve KOÇ burcunun ilk günlerinde doğanlar. Sonra, KOÇ;  OĞLAK; TERAZİ ve YENGEÇLER ama en çok bu burçların 1-2 Ocak- 1-2 Temmuz- 1-2 Nisan ve 1-2 Ekim Tarihleri ve 1 hafta öncesi ve 1 hafta sonrası doğanlar, bu Yeniayla gelen değişimlerde belki biraz zorlanabilirler ama, sonradan bu günlere, bu değişime dönüp baktıklarında aslında ne kadar faydalı olduğunu görecekler.

Yayın hemen başlangıç dereceleri ve ona yakın dereceleri Yükselen Yay’lar da (bunu ancak doğum saatinizle belirleyebiliriz) 22 Kasım ve sonrasındaki 2 hafta- 1 ay içinde verecekleri kararlara çok dikkat etmeliler. Yanılsama payını mümkün olduğunca minimuma indirgemeye dikkat etmeliler.

Bu Yeniay bir burcun (yayın) hemen ilk derecesinde oluştuğu için, yükselen burca göre yorum yapmak doğru olmaz, çünkü teknik olarak belli bir evde olduğu düşünülen oluşum, bir önceki evde oluşmuş olabilir. Kesin doğum haritası olmadan yorumlamak bu aşamada anlamsız olacaktır. Ama YÜKSELEN BURCA GÖRE çok genel olarak şu konularda fazla hayalci girişimlerde bulunmamakta veya çok ince düşünerek fazla risk almadan hareket etmekte yarar var: (Kendi yükselen burcunuzdan bir öncekini de dikkate alınız)

Buna göre, Yükselen Akrepler maddi konularda, Teraziler İletişim ve kısa yolarda ve kardeşlerle ilgili konularda, Başaklar evle, yuvayla ilgili konularda, Aslanlar aşkla ve çocuklarla ilgili konularda, Yengeçler sağlık ve birlikte çalıştıkları kişiler ile ilgili konularda, ikizler evlilik ve ortaklık ve her çeşit ikili ilişkilerle ilgili konularda, Boğalar yine maddi konularda, Koçlar uzun yollarla ve eğitimle ilgili konularda, Balıklar meslekleriyle ilgili konularda, Kovalar sosyal etkinliklerde ve yaşam amaçlarıyla ilgili konularda, Oğlakların ise duygusal tepkilerde.


Herkese mutlu yeniaylar : )

17 Kasım 2014 Pazartesi

SATÜRN EFENDİ ŞİMDİ GÖKYÜZÜNDE GÜNEŞLE BİRLEŞİNCE

Hepimiz ciddileşiriz.

Hayatı birkaç gün çok ciddiye alırız. Sorumluluklarımızın farkına varırız. Bazı durumlardan kaçamayacağımızı anlarız. Karmalarımız karşımıza çıkar. Yani, Türkçesi, neye uğradığımızı anlamayız. Bir ödeme dönemi yaşarız.

Gökyüzünde bu günlerde Satürn ile Güneş Akrep Burcunda birleşmiş durumdalar. Tam olarak 17 Kasımda ve 3-4 gün öncesi ve sonrası doğmuş olan Akrep'ler şu sıralar hayatın tüm yükünü omuzlarında taşıyor olduklarını düşünüyor olabilirler. Herkesin 29 yılda bir tadacağı bu duygu elbette sonsuza dek sürmeyecek. Belki birkaç hafta. Ancak, özellikle 16-17-18  Kasım doğumlular bu birleşm tam doğum günlerinde gerçekleştiği için, gelecek doğum günlerine kadar, bir sene boyunca bu ciddiyet ve sorumluluğu hissedekler. Birçoğu da bu bir yıl içinde işinde yükselme gibi olumlu sonuçlar elde edebilekler. Bazıları sağlık problemleri yaşayabilecek. Bazıları yaşamlarında ciddi ayıklamalar, ayrılılar yaşayacak. Yani Satürnün doğasında ne varsa 17 Kasım ve civarında doğmuş olanların bu bir yıl boyunca, yaşamlarında ortaya çıkacak. (Herksin kendi özel doğum haritasına göre değişiklikle)

Satürnün şu andaki gökyüzündeki konumu, Boğa, Aslan ve Kova Burçlarının son on gününde doğmuş olanların halini sembolize etmkteki,o da tümüyle ayrı bir hikayedir ve  "Şu SATÜRN EFENDİ ve "şu KARMALAR nasıl hafifletilir?" konulu yazımda daha detaylı inclenmiştir. 

VENÜS YAY BURCUNA GEÇTİ

Venüs -diğer bütün, adı üstünde, "gezegen"ler gibi, sürekli belli bir rotada hareket halinde olduğundan-, gökyüzündeki Akrep a e ait bölgeden çıkıp Yay'a ait bölgeye girdi. (""şu burçtan çıktı", "şuna girdi" ne demek, anlamıyoruz" diyen dostlar için iyice açarak yazmaya çalışıyorum) 10 Ocağa kadar da Yay burcunda ilerleyecek. 10 Ocakta Oğlağa geçecek.

Venüs Akrepte iken tutkularımız, hırslarımız hatta cinsel duygularımız ön planda idi. Şimdi biraz gevşeyebiliriz ve Yay burcunun rahatlığını kuşanabiliriz. Hayata daha rahat bakıyoruz. Daha atılgan, gezgin, şakacıyız. Belki daha çok eğleneceğiz (diğer koşullar da izin verirse). Ve belki de daha kaygısız olacağız.

Elbette, öncelikle Yay burçlarına hayat daha güzel görünecek 10 Ocağa kadar doğum günü sırasıyla, baştan başlayıp sona kadar bütün Yay burçlarını ziyaret edecek Venüsün karakteri şans, eğlence, estetik, sanat, güzellik, aşk, sosyalleşme, alışveriş- para harcama. Yani yaşamın hep mutlu tarafları. Elbette Venüs kişisel doğum haritanızda hangi alandan geçmekte ise, ya da hangi doğum gezegeninize kontak yapacaksa o konuda talihlisiniz.

Yay burçları dışında yine yükselen burcu Yay olanlar da Venüsün sembolize ettiği pozitif dönemi deneyimleyecekler. Yükselen Yay olanlar yaşama dair önemli planlarını hayat geçirmek için fırsatlar da bulabilecekler.

Aslan ve Koçlar da Venüsün Yay'daki yolculuğunundan çok pozitif etkilenenler. Onlar da aşk ve sosyal yaşamda pozitif anlar yaşayabilirler, haritadaki diğer unsurlar da uygunsa.

Yay burcunun ilk 10 gününde doğmuş olanlar (22 Kasım-3 Aralık arasında) zaten şu anda Neptün'ün -etkisiyle-YANILSAMALAR DÜNYASINDA'lar. Balık, Başak ve İkizlerin ilk 10 gününde doğanlar da öyle) O yüzden özellikle onlar da Kasım ayında başlar gibi görünecek aşklara, çekimlere fazlaca anlam yüklemeseler ve bu konuda dikkatli olsalar iyi olur. Özellikle İkizler burcu çok tatlı çekimler içinde olabilir, ancak haritada başka unsurlar yoksa büyük bir yanılsama olabilir ve sonradan tatlı bir 'Kasım aşkı' olarak anabilir. 

Mutlu Venüs etkileri olsun herkese : )


13 Kasım 2014 Perşembe

BİR YAYINIMA GELEN HARİKA ANALİZCİ BİR YANIT

"Şu SATÜRN EFENDİ ve "şu KARMALAR nasıl hafifletilir?"" Konulu yazıma bir danışanımdan gelen son derece analizci, gözlemci yanıtı paylaşmak istedim. Geldiği biçimde buraya kopyalıyorum:
--------------------------------------------------------------------

Satürn "karmaların efendisi" diye anılır, özllikle ruhsal astrolojide. Satürn bize dünyaya gelme amacımızı hatırlatmak ister, -ki bu tekamüldür- ve karmaların kapanmasını ister. 

Hocam bana yazdığınız ilk haritamdan bazı alıntıları  aynen geçiyorum buraya. Tarih 7/9/2014

İlişki konusuna gelirsek, yaşamın en büyük tekamül aracı bu “ilişki” meselesi. Sen de haritana bakılacak olursa, evet, en çok bunda zorlanıyorsun. Çünkü zaten seni mutlu edebilecek kişinin çok sıra dışı özellikleri olması gerek. En başta zeki. Sonra güçlü. Senin üzerinde etki sahibi olabilecek. Sonra tutku şart aranızda. Tutkusuz bir birliktelik olmaz sana, gelmez. Ama bütün bunlara rağmen de sıkılman ve kopman da olası. Hem kişisel iniş çıkışların var hem de bunu ilişkiye yansıtma potansiyelin var. Öte yandan, dünyaya gelme amacımız ruhsal gelişim, yani tekamüldür. Ve yaşamımıza zor temaları kendimiz katıyoruz. Tekamül etmek isteyen biziz, bu uğursa planı yapan da biziz. Amaç KABUL u öğrenmek ve tüm varoluşla BİR liği öğrenmek, idrak etmek. Çok mutlu bir birlikteliğin olduğunda bunu yapabilir miydin? Muhtemele hiçbir şeyi sorgulamadan yaşar giderdin.
Yalnız bu arada sen ilişki konusundaki duygusal dünyanı biraz değiştirmeğe çalışmalısın. (seni tanımıyorum tabii haritaya göre buJ) haritaya göre çok iniş-çıkışlı ve değişken bir duygu dünyan var gibi görünüyor. Bazen de karşıdan çok şey bekleyebilirsin, karşıdaki kişinin kendisini aşan şeyler ve bu konuda aşırı baskıcı, tutkulu olabilirsin. Ya da tam tersine karşına çıkan kişi bu formda olabilir. Daha güvenli ilişkilere adım atmaya çalışmak ve kendi duygularındaki dalgalanmaları VAROLUŞA ve EVRENE daha fazla yaklaşarak törpülemeyi deneyebilirsin. Muhtemelen bu törpüleme işlemini gerçekleştirmek amacıyla gelmişsin bu kez dünyaya.

En çok zorlandığımı bildiğim ilişkiler konusundaki bu yazdıklarınızı defalarca okudum. Farklı zamanlarda.. defalarca.. düşündüm…yıllardır niye olduğunu bilmediğim, hep içimde savaşlara neden olan, karakter yapım diye kabul ettiğim bu ruh halimin beni hiç tanımayan sizin tarafınızdan bu kadar net ve doğru bir şekilde ortaya konması çok şaşırttı beni.Üstelik çözümüyle birlikte.. varoluşa ve evrene daha fazla yaklaşarak törpülenme ? ne demekti bu ?? 

Öyleyse, eğer Satürn bize "Gelişkin bir ruh" olmamız gerektiğini hatırlatıyorsa "gelişkin bir ruh"tan kasıt nedir, buna bir daha bakmak lazım. 

Törpülenme, gelişkin  bir ruh’a giden yolun taşlarından biriydi. Pratikte bildiğim değişmek, büyümek, olgunlaşmak yani.. Fakat değişmekle ilgili bugüne kadar bildiklerimden ve denediklerimden farklı bir şey yapmam gerekiyordu belliki. Çünkü onlar bir işe yaramamıştı.Ben gerçekten öz’ümü dinlemeye uğraşmamıştım hiç.Duruma ve olaylara göre bakış açımı ya da tepkilerimi değiştirmeye çalışmış,yenilenmek için uğraşmıştım.Mevcut koşullarla mutlu olabilme egzersizleri yapmıştım.Olamıyorsam eğer o mevcut koşullarda sebepleri aramış, gerektiğinde onları değiştirmeye çalışmıştım. Az da olsa dersler çıkarmakla birlikte Öz aynı duruyordu. Düşününce ve öğrenince , altta bir direnç olduğu için işe yaramadığını anladım.Direnç niye vardı?Direnen kimdi? Cevapları bulunca en dürüst halimle sordum kendime.İlişkilerimi yaşayış biçimimde  gerçekten törpülenmek istiyormuydum? Hem kendimle hem karşımdakiyle yaşadığım mücadelelerin sonunda stabil bir ilişkiye geçtiğimizde bile niye tam mutlu hissetmiyordum kendimi? Cevabı hızla öğrenmeye başladığım tekamül sürecinin, karmaların, evrene güvenmenin içinde buldum. Zamanım gelmişti. Evet,törpülenmek istiyordum.Direnenlere sağlam durmaya kararlıydım.Artık kapanması gereken karmalarımı görebiliyor ve niye lerini anlayabiliyordum.Telefonumun duvar kağıdına bile SABIR-KABUL-HOŞGÖRÜ yü yazdım.Kılavuzlarım hep görebileceğim yerde olsunlar istedim


Hayatınızın tam bu noktasında mesela, daha önce içtenlikleaffemedeğiniz bir durum varsa, ondan kurtulup, gönlünüzü hafifletmeniz gerek. Ya da, kabul edemediğiniz bir durum varsa, hoşgörüyle kabul edip o yükten kurtulmanız gerek. Unutmayalım, bunlar hep karmanızdır, yani dünyaya düzeltmek için geldiğiniz konulardır. Satürn döngüleri her 7 yılda bir gelir. Bir dahaki döngüye daha hafif girmeniz için, şu andaki döngünün gereğini yapmak gerek.

Ben önce kendimi kabullenmek ve affetmek istedim.Bunun için 7 yıl daha bekleyemezdim. Geçmişe bakıp kabul edemediğim hatalarımı ve cevaben gelen kabul edemediğim sonuçları masaya yatırıp uzun uzun yüzleştim onlarla. Önce kendime hoşgörü göstermeye çalıştım. Artık karmalarımı kapatmaya niyetli olduğum için daha bir şefkatli davrandım kendime. Aslında kendime öfkeli olduğum için, bana öfkelenenleri ,bulunduğum durumu beğenmediğim için, beni beğenmeyenleri , doğal akışı zorladığım için beni zorlayanları,öğrenilmiş ve onaylanmış bir şablon içinde mutlu olacağımı sandığım için, karşıma hep bu şablondan mutlu olanların çıktığını daha iyi anladım.

Affetme ve kabul ve Anda Kalma (endişelnememek, AN'ın gereğini yapmak, Evrene'e güvenmek) Tekamülün en büyük araçları. Affetmetmek bir kibirle değil, içten ve karşıdaki varlığın da bir tanrı özü taşıdığını ve kendi tekamülü yolunda yürüdüğünü içselleştirerek. İdrak ederek. Kabul de öyle. Ve "anda kalmak" endişe duymamayı öğrenmek demek.
Bu bir paket, bütün kavramlar iç içe. Satürn bize tekamülün hangi noktasında olduğumuzu hatırlatıyor. 


Sonunda kendimi affettim. Tekamülümün bu noktasına gelebilmek için bunları böyle yaşadığımı, olayları ve insanları planıma kattığımı anladım. Daha önce anlayacak fırsatları ya da  potansiyel başka bir planı kaçırmış olduğumu tahmin etmekle birlikte ‘zararın neresinden dönersen kardır’ felsefesiyle baktım meseleye. İnsan kendini affedince, diğerlerini affetmek daha kolay oluyor. Ben kendi irademle bu hataları yapabiliyor isem, iradesine müdahale edemediğim karşımdakinin de yapması doğal değil mi ? Ben bunları ders çıkarayım diye yaşadıysam , karşımdaki de bunun için yaşamadı mı ? Bu KABUL noktasından sonra sıra geldi bundan sonra ne yapacağıma.. Geçmiş artık bittiğine göre, geriye bugün ve yarın kaldı. Yarın için beni sürekli ANDA KAL, AKIŞTA KAL diye uyaran siz sayın hocamın gayretleriyle zorlu da olsa endişelenmek veya oldurma planları yapmaktan vazgeçtim. Peki BUGÜN ne yapmalıydım? Uyanık ve farkında olarak bugünü yaşamaya başladım. Hep kendimi gözlemeye çalışarak. Eğer bugün fark edersem yanlışımı yarın için affedecek bir durum kalmayacağını fark etmek iyi geldi bana. Biriktirmeden yaşamak yani.Her ne yaşıyorsam hatalı bulduğum, ‘törpülenmesi gerekli’ teşhisini bugün koyup yarın hemen tedaviye başlamak..  


Transitleirin etkisini hafifletmek için ne yapılır diye soruyorsunuz? Cevap: Tekamül için ne yapmak gerekirse, yani egoyu törpülemek için ne yapmak gerekirse. Daha çok bağışlama, daha çok kabul,daha çok anda kalma. VE tüm yaşananların bizzat bizim aynamız olduğunu, içimiz nasılsa, dışarıda karşımıza çıkanların da aynen onun yansıması olduğunu hep hatırlamak. İçten ve Kibirsiz ("hadi büyüklük bende kalsın" türü değil) bir bağışlama, evet transitlerin etkisini hafifletir, çünkü, transitlerin dersi alınmıştır. 

Bu sefer sıra geldi karşımdakini affetmeye. Geçmişte kalanları affettim. Artık düşünmek ve irdelemek ihtiyacım olmadığı bir noktaya geldim. Biten evliliğimi bile affettim. Fakat askıda duran, ne  tam vazgeçebildiğim, ne de tam sarılabildiğim bir ilişkimi özellikle tutmak istedim hayatımda. Çünkü ilişkiler konusundaki en büyük sınavımın BU İLİŞKİ olduğunu gördüm. Ve o yüzden şimdi, bu zamanda bana geldiğine inandım. Farkındasız dönemimin ,EGO VE HIRS adına herşeyin top yaptığı dönemimin bir ilişkisiydi. Ama bana istediğimi asla vermiyordu. Zaten beni çok zorladığı için kendime dönebildim ben. Çok mutlu olduğumu düşünseydim eğer, aynı eskilerde olduğu gibi farkındasız devam ederdim yine. İşte bu yüzden yeni ve tertemiz bir sayfa açıp,kendimle yeni bir yolculuğa çıkarken onu da yanımda tutmak istedim. Bir nevi sınavı yarım bırakıyormuşum gibi geldi bana.Sanki sınavın yarısına kadar emin olmadığım ya da sallama cevaplar verip, aniden konuların aklıma gelmesiyle(tekamülü fark ettiğim dönem) kalan yarıyı daha doğru cevaplarla tamamlayabileceğim bir noktadaydım.Sınavı,yarıya kadar elde etme kriteri olarak değerlendirirken o noktada bir deneme sınavı olduğunu kabul ettim. Rahatladım. Artık bundan sonraki sorulara vereceğim cevaplar için amaç , elde etmek değil kendimi görmekti.Öğrendiklerim ve AKIŞ’a olan güvenim de yardım edecekti bana.Ama ümit beslemekten vazgeçtiğimi söylersem yalan olur. Her ne kadar deneme sınavı olsa da bir güzel ümit vardı içimde yine de…

Ve yine bir soru: Dualarla transitleri yok edemez miyim?
Cevap: Belki edersiniz (Tanrı (Evren) sizi o an kıramayabilir) ama ödenecek olan borçlar, alınacak dersler orada duruyor. Çünkü, siz bu dünyaya bütün bu sıkıntılı dönemleri de planlayarak, ego temizlemek amacıyla geldiniz. Şimdi tam da o an gelince, sınavda kağıdı boş teslim etmek istiyorsanız, sadece ertelersiniz. İç temizliği, ego temizliği, var oluşun bir gereği. O ego temizlenmeden, tekamülün ileri aşamalarına geçemeyiz. Ama, ileri aşamalara geçmeyi "bilinçli olarak istememek de" de tercihiniz olabilir. Eğer, bu ego odaklı dersaneye sürekli gelmek istiyorsanız, Evren ona da tamam der.

Hem de ne çok dua ettim. İlk başlarda OLSUN diye ettim. Böyle, böyle… olsun!!! Neyseki kısa sürdü bu dönem. Sonra ve hep ve şuan BENİM İÇİN HAYIRLI OLAN … diye dua ettim, ediyorum. Boş kağıt vermek , ertelemek, başka bir sınav tarihi beklemek istemiyorum. Tabii benim için en hayırlı olan şu an Egomun istemediği olansa; lütfen onun da isteyebileceği olgunluğa geldiğimde BİTSİN diye de ek bir dua ediyorum.

Ayrıca Satürn, bütün bunlarla beraber, hayatımızdan 'tekamülümz gereği' çıkması gereken ne varsa çıkmaya zorlar. Belki bundan sancı duyarsınız. Ama, karma ve tekamül gereği, artık o, her neyse, gidecektir yaşamınızdan. Bir'e, bütüne, size hizmet için artık yaşamınızda kalmasının faydası yoktur çünkü.

Siz sayın hocam, yukarıdaki cümleyi bana yazdığınızda daha başlarındaydım yolumun. Çok uzunca bir süre ‘çıkması gereken’ olarak hep bu ilişkimin çıkması gerektiği , vazgeçmem-ayıklamam  gerekenin bu ilişki olduğunu yorumladım ben. Hüzünlenerek ve istemeyerek .. Sonra belki de arınmam gerekenlerin ilişkilere dair beklenti ve kalıplaşmış duygular olduğunu düşünmeye başladım. Sancılı da olsa hayatımdan çıkaracaklarım bu egolardı galiba. Törpülenerek küçülecekler ve sonunda çıkacaklardı. Yine bir itiraf ;hüzünle veda etmek zorunda olduğumun ilişkinin kendisi olmayabilme ihtimali yine yüzümü güldürdü benim. Umit’lerım yine biraz yeşerdi.  

O yüzden giden varsa, sevgiyle salıverin gitsin. Affetmeniz ve Kabulunuzu de sevgiyle kucaklayın. Kırgınlıklarınızı salıverin gitsin. Rahatlayın. An'da kalın. AN'ın gereklerini yapın. Herkesi, her olayı aynanız olarak görün. Evrene inanın :) Satürn size bunları hatırlatmak istiyor. Hatırlatmak için de epey sıkıştırır, huyu öyle : )

Gerçekten epey sıkıştırıyor..!! Duygularımı, düşüncelerimi ordan oraya savuruyor. Öğrenmeye ve kendimi gözlemeye devam ediyorum bu sırada. Kırgınlıklarımı salıverdim. Yeni kırgınlıklar yaşamıyorum. Çünkü beklentileri kaldırıyorum.Bana hoş gelmeyen herhangi bir söz ya da oluşu görmezden gelmiyorum ama. Görüyor ve duygu yüklemeden gözlüyorum…Sonra irdeliyorum ..  Rahatladım. Endişe duymamayı öğrendim. Salıverdiğim düşünce kalıplarıma, ezberlerime, öğretilen beklentilerime bakıp kendim şaşırıyorum bazen. Bazılarıyla ise  hala uğraşıyorum ama. Şu aralar yaptığım; iç’ime  sürekli ‘ sen ne istiyorsun? ‘Ya da ‘elimde bu seçenek var istermisin? ‘
diye sorma egzersizleri yapmak..Cevabın egodan mı benlikten mi geldiğini ayrıştırarak ama…  Doğruları-yanlışları- gereklilikleri-şablonları bir tarafa bırakıp merkez’e İÇİMİ VE KENDİMİ koydum şu aralar. Biliyorum.. Birgün bu Satürn Efendi gidecek benden… bakalım giderken hayatımdaki hangi fazlalıkları, hangi faydasızları alıp götürecek yanında….

11 Kasım 2014 Salı

ASTROLOJİK DOĞUM HARİTANIZ ve YORUMLANMASI-ARALIK AYINDA İSTANBUL

Aralık ayında Ajna Yaşam'da Astrolojik Danışman olarak misafir olacağım. 

Kişisel görüşme almanız halinde, Astrolojik Doğum Haritanızı çıkarıp, yorumlamanın yanısıra, yaşamın bizleri bazen niye köşeye sıkıştır gibi olduğunu ve gelişmiş bir ruh olma yolunda ilerlerken nelerle karşılaşabileceğimizi de isterseniz konuşacağız. Satürn efendi haritanızın nerelerinde geziyor, hayatınızın nerelerine dokunuyor, Jüpiter nasıl elinizden tutup arkanızdan itiyor, Venüs hayatınızın hangi alanında siz destek vermekte, Uranüs neden "değişin", Pluton neden "dönüşün" diyor, bunları konuşacağız.

Kişisel olarak Astrolojik danışmanlık almak isterseniz Ajna Yaşam'dan randevu alabilirsiniz. 


http://www.ajnayasam.com/#!astrolojik-danmanlk/c175l 

9 Kasım 2014 Pazar

Şu SATÜRN EFENDİ ve "şu KARMALAR nasıl hafifletilir?"

Danışanlarımdan en sık duyduğum nidalar :  

"Bıktık şu Satürn transitlerinden" "Nasıl gelişeceğiz, nasıl olacak, ne zaman rahata ereceğim..... nasıl, neden... neee??" 

Satürn "karmaların efendisi" diye anılır, özllikle ruhsal astrolojide. Satürn bize dünyaya gelme amacımızı hatırlatmak ister, -ki bu tekamüldür- ve karmaların kapanmasını ister. Biliyorsunuz ruh olarak belli bir planla doğuyoruz. Ve amacımız tekamül etmek, zamanı geldiğinde bu dünyadan daha gelişkin bir ruh olarak ayrılmak.

Öyleyse, eğer Satürn bize "Gelişkin bir ruh" olmazı gerektiğini hatırlatıyorsa "gelişkin bir ruh"tan kasıt nedir, buna bir daha bakmak lazım. 

Hayatınızın tam bu noktasında mesela, daha önce içtenlikleaffemedeğiniz bir durum varsa, ondan kurtulup, gönlünüzü hafifletmeniz gerek. Ya da, kabul edemediğiniz bir durum varsa, hoşgörüyle kabul edip o yükten kurtulmanız gerek. Unutmayalım, bunlar hep karmanızdır, yani dünyaya düzeltmek için geldiğiniz konulardır. Satürn döngüleri her 7 yılda bir gelir. Bir dahaki döngüye daha hafif girmeniz için, şu andaki döngünün gereğini yapmak gerek. Affetme ve kabul ve Anda Kalma (endişelnememek, AN'ın gereğini yapmak, Evrene'e güvenmek) Tekamülün en büyük araçları. Affetmetmek bir kibirle değil, içten ve karşıdaki varlığın da bir tanrı özü taşıdığını ve kendi tekamülü yolunda yürüdüğünü içselleştirerek. İdrak ederek. Kabul de öyle. Ve "anda kalmak" endişe duymamayı öğrenmek demek.

Bu bir paket, bütün kavramlar iç içe. Satürn bize tekamülün hangi noktasında olduğumuzu hatırlatıyor. 

Transitleirin etkisini hafifletmek için ne yapılır diye soruyorsunuz? Cevap: Tekamül için ne yapmak gerekirse, yani egoyu törpülemek için ne yapmak gerekirse. Daha çok bağışlama, daha çok kabul, daha çok anda kalma. VE tüm yaşananların bizzat bizim aynamız olduğunu, içimiz nasılsa, dışarıda karşımıza çıkanların da aynen onun yansıması olduğunu hep hatırlamak. İçten ve Kibirsiz ("hadi büyüklük bende kalsın" türü değil) bir bağışlama, evet transitlerin etkisini hafifletir, çünkü, transitlerin dersi alınmıştır. 

Ve yine bir soru: Dualarla transitleri yok edemez miyim?
Cevap: Belki edersiniz (Tanrı (Evren) sizi o an kıramayabilir) ama ödenecek olan borçlar, alınacak dersler orada duruyor. Çünkü, siz bu dünyaya bütün bu sıkıntılı dönemleri de planlayarak, ego temizlemek amacıyla geldiniz. Şimdi tam da o an gelince, sınavda kağıdı boş teslim etmek istiyorsanız, sadece ertelersiniz. İç temizliği, ego temizliği, var oluşun bir gereği. O ego temizlenmeden, tekamülün ileri aşamalarına geçemeyiz. Ama, ileri aşamalara geçmeyi "bilinçli olarak istememek de" de tercihiniz olabilir. Eğer, bu ego odaklı dersaneye sürekli gelmek istiyorsanız, Evren ona da tamam der. Karma bir fizik kuralıdır. Bir enerji dengelenmesidir. Evrende herşey denge halindedir. Karmanın bir tarafı ağır basamaz. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. KARMA istemiyorsak, yeni karmalar yaratmaktan kaçınarak işe başlayabiliriz. 

Ayrıca Satürn, bütün bunlarla beraber, hayatımızdan 'tekamülümz gereği' çıkması gereken ne varsa çıkmaya zorlar. Belki bundan sancı duyarsınız. Ama, karma ve tekamül gereği, artık o, her neyse, gidecektir yaşamınızdan. Bir'e, bütüne, size hizmet için artık yaşamınızda kalmasının faydası yoktur çünkü. O yüzden giden varsa, sevgiyle salıverin gitsin. Affetmeniz ve Kabulunuzu de sevgiyle kucaklayın. Kırgınlıklarınızı salıverin gitsin. Rahatlayın. An'da kalın. AN'ın gereklerini yapın. Herkesi, her olayı aynanız olarak görün. Evrene inanın :) Satürn size bunları hatırlatmak istiyor. Hatırlatmak için de epey sıkıştırır, huyu öyle : )

7 Kasım 2014 Cuma

HEM DİNAMİK, HEM ESTETİK BİR DOLUNAY,

Dolunay bugün 00:23'te 15 derece Boğa Burcunda gerçekleşti. Venüs'le yanak yanağa, Pluton ve Mars ile de elele gerçekleşen bu dolunay, mutlu, estetik ve dinamik sonuçlara, hasatlara kavuşacağımızı sembolize ediyor bu ay.

Yani, haritalarımızdaki diğer göstergeler de uygunsa, beklentilerimiz olumlu sonuçlanacak.

Her zaman olduğu gibi, haritalarımızda hangi bölüme denk geliyorsa o konu öne çıkacak. Ayrıca en fazla yarar sağlayanlar BOĞA BURCUNUN ortalarında (4-5 Mayıs ve bir hafta öncesi ve sonrası) doğanlar. AKREP BURCUNUN ortalarında (6-7 Kasım ve bir hafta öncesi ve sonrası) doğanlar da ikinci en çok yarar sağlayanlar. Ayrıca her iki grup için de ikili ilşkilerde çok olumlu gelişmeler söz konusu olabilir.

Yine Dolunayın meydana geldiği derecelerde haritalarında önemli bir unsur (gezegen ya da diğer oluşumlar) bulunanlar da aynı şekilde etki altında olanlardan.

Mutlu Dolunaylar : )

9-10 KASIM : MARS VE PLUTO BİRLEŞİNCE

Mars ve Pluto Birleşince enerji patlamaları olur ve biz buna hazırlıklı olalım.

Özellikle Pluto İle Marsın birleştiği (ve ayrıca Uranüs’ün de ters bir açıyla bu geometriye dâhil olduğu) 9 ve 10 Kasım merkez olmak üzere, bu günlerden bir hafta öncesi ve sonrası. Bu süreçte özellikle 3-4-5 Ekimde doğmuş Teraziler, 31 Mart-1-2 Nisanda doğmuş Koçlar, 2-3-4 Temmuzda doğmuş olan Yengeçler ve yine 1-2-3 Ocakta doğmuş olan Oğlakların ve ayrıca bu burçlarda yukarıda saydığım günler çevresinde doğmuş olanların özellikle dikkatli olmaları gerekiyor. (Bu tarihleri bir kenara not etseler ve o günlerde fazla risk almamaya çalışsalar iyi olur)

Türkiye haritasında bu birleşme yabancı ülkelerle ilişkişkilerle ilgili bölümde oluyor. Oldukça kritik bir dönem, 9-10 Kasım, öncesi ve sonrası.

1 Kasım 2014 Cumartesi

EVREN'in ŞAŞMAYAN FİZİK KURALI


Tekrar ve tekrar tüm varoluşun yani tüm çevremizin, olanların, olayların hepsinin bizim sadece AYNAmız olduğunu, içimizde ne varsa dışarıda onun tezahür ettiğini hatırlamakta yarar var. İçimiz ne kadar pürüzsüz ise, dışsal dünya da o kadar pürüzsüz olacaktır.

26 Ekim 2014 Pazar

MARS OĞLAK BURCUNA GEÇİP, PLUTO VE URANÜS'LE KONTAK YAPINCA



Mars Yay Burcundaki seyahatini bitirip, bugün (26 Ekim 2014) Oğlak Burcuna geçti. 4 Aralığa kadar olan süreçte Oğlak Burçları doğum günlerine göre, sırayla kendilerini enerjik ve atılımcı hissedebilecekler, haritalardaki diğer etmenler de uygun olduğu sürece. Ancak yine de küçük kazalara, hastalıklara, baş ağrılarına karşı dikkatli olmalılar. Bu süreçte Yengeç, Terazi ve Koç’lar da, ufak çaplı sağlık sorunları ve küçük kazalarla karşılaşabilirler.

Ancak esas sorunlu süreç, Pluto İle Marsın birleştiği (ve ayrıca Uranüs’ün de ters bir açıyla bu geometriye dâhil olduğu) 9 ve 10 Kasım merkez olmak üzere, bu günlerden bir hafta öncesi ve sonrası. Bu süreçte özellikle 3-4-5 Ekimde doğmuş Teraziler, 31 Mart-1-2 Nisanda doğmuş Koçlar, 2-3-4 Temmuzda doğmuş olan Yengeçler ve yine 1-2-3 Ocakta doğmuş olan Oğlakların ve ayrıca bu burçlarda yukarıda saydığım günler çevresinde doğmuş olanların özellikle dikkatli olmaları gerekiyor. (Bu tarihleri bir kenara not etseler ve o günlerde fazla risk almamaya çalışsalar iyi olur)

Boğalar ve Başaklar bu süreçte doğum günlerine göre sırayla Marsın bu geçişinden en olumlu etkilenenler. Enerjik ve girişimci olmaları olumlu sonuçlar getirebilecek (tabii haritadaki diğer etmenler uygun ise)

Tabii, yukarıda saydığım burçlar ve ilgili açıklamalar yükselen burçlar ve haritada önemli diğer önemli unsurları da kapsamakta. Özellikle Yükselen burçlar olumsuz etkilere daha açık.

Yukarıda adı geçmeyen burçlar ise Marsın bu geçişinden etki almayanlar.

An’da kalalım ve AN’ın gereklerini yapalım. Zihnimizin AN’ın dışına çıkmasına, yani kaygılı olmasına izin vermemeye çalışalım.

Sevgiler : )



25 Ekim 2014 Cumartesi

MERKÜR ROTASINDA DÜZELİRKEN


 Merkür rotasında düzelmeğe başlıyor. Tam düzelmeden önce bir günlük bir durma süresi (istasyon süresi) var. İşte önce, bu istasyon süresi içinde zarar tespitleri yapabileceğimiz bir şekilde ortalık aydınlanmaya başlıyor ve geri gitme dönemindeki yanlış giden her şey ortaya çıkıyor. Ama iyi haber, her zaman olduğu gibi, Evren’in amaçsız çalışmadığını anlayacağız ve bu üç hafta süren bir eğilme, bükülme, gecikmenin aslında yararımıza işlediğini anlayacağız.

Şimdi, artık planlarımızda ileri doğru gitmeye başlayabiliriz. (Terazi yükselenler ek olarak bu süreçte kişisel dış görünümünde de bir minik de olsa yenilik katmak isteyebilirler).


Bu dönüş sırasında biz de hayatımızı eski rutinine sokma ve yeni planları hayata geçmek için gerekli enerjiyi bulabileceğiz. Ve, geçen üç hafta hiç öyle görünmemiş bile olsa, bu sürecin hayatımızı yeniden düzenlemek için bir fırsat olmuş olduğunu fark edeceğiz. Evet planları hayata geçiremedik belki ama, o sırada, faydasını şimdi göreceğimiz yeni düzenlemeler yapmış olma ihtimalimiz yüksek. Öte yandan bu düzenlemeler sayesinde de hem sosyal hem de finansal anlamda gelişmeler yaşayabileceğiz, gelecek bir ay içinde. Bazı değişimler sadece anlık, kimileri de uzun etkili olabilecek. Ayrıca finansal konularda da gecikmeler yaşandıysa onlar da nihayet sona eriyor ve yavaş yavaş normale dönüyor. Bu gecikmeler bizi huzursuz etmiş olsa da aslında faydası hem hemen ve hem de uzun dönemde ortaya çıkabilecek. 

23 Ekim 2014 Perşembe

EDGAR CAYCE, ASTROLOJİ, GEZEGENSEL İKAMETLER, TEKAMUL


Edgar Cayce’yi muhtemelen bilirsiniz tp://tr.wikipedia.org/wiki/Edgar_Cayce

Edgar Cayce, hipnoz ile uyutularak trans halindeyken yaptığı ve kayda alınan "okumalar"ı ile tanınmıştır. Transta iken yaptığı teşhislerde, kimi değişik vakaların tedavisi için gerekli ilaçların nerede bulunabileceğini tarif etmiştir. Ayrıca astroloji, reenkarnasyon ve Atlantis ile ilgili kehanetlerde bulunmuştur.

Tabii ben şimdi size onun astroloji ile bağlantılı “okumaları”ndan söz etmek istiyorum.

Ona geçmeden önce bazı bilgilere tekrar değinmekte yarar var. Hepimizin bu gezegende neden doğmuş olabileceğimizi tekrar tekrar irdemesi ve hissetmesi gerekiyor. Varoluşun birçok boyutları var (belki de sonsuz), biz şu anda 3, boyutu algılayabiliyoruz. Yani, bir beden taşımak zorunda olduğumuz ve ancak bilinen 5 duyumuzla algılayabildiğimiz boyutu. Oysa, bu 5 duyumuzun algılamak için yeterli olmadığı varoluş hali de söz konusu. Biz algılayamıyoruz diye yok sayamayız. Köpekler (ve diğer bir çok hayvan türü) nasıl renkleri göremiyor ve öyle bir kavramı hayal bile edemiyorlarsa, biz de kendi algımız dışındakileri hayal bile edemiyoruz ve söylendiğinde de kabul etmekte zorlanıyoruz (çoğumuz). Oysa VAROLUŞ o kadar sonsuz ki. Sadece bir yerküre ve yerküre boyutu gerçekliliğine nasıl sığdırabiliriz ki. 

Edgar Cayce’nin psişik okumaları astrolojiyle ilgili çok miktarda bilgi içermektedir. Cayce’nin okumalarına göre ruhun öğrendiği her şey fiziksel (dünya) düzlemindeki yaşamda gerçeğe dönüştürülmelidir çünkü RUHSAL BÜYÜME DÜNYA DÜZLEMİNDEYKEN ÇABALAMA VE İRADE İLE YAPILMALIDIR.

Cayce’ye göre, yıldız ve gezegenlerin sayısız düzenlemeleri ruh modellerini temsil eder ve Burçlar, yeni bir enkarnasyon için dünyaya gelirken ruhun seçimini yaptığı on iki temel modeldir. Bunlar mizaç (huy), kişilik ve zihinsel ayar modelleridir. Cayce şöyle demiştir: “Burçlar karmik modellerdir (yani karmalarımız gereği edindiğimiz modellerdir), gezegenler dokuma tezgâhı, İrade ise dokuyucudur”. ”Her ruhun geliş amacı bir döngüyü tamamlaması, sonsuza daha da yaklaşması, dünyadaki mevcudiyetinin amacını daha iyi bilmesi içindir”. Cayce “siz ortaya çıkarılmaya hazırlanan bir tanrısınız” diyor. Buradan anlamamız gereken, hani hep bahsettiğimiz, içimizdeki o tanrı özü. Hani egolarımızdan arınıp, ulaşmak istediğimiz ÖZ. Ancak egolarımızdan yani, bireysellikten arındıkça tanrıya yani ÖZ’ümüze yaklaşabileceğiz. Doğum haritamız bize bunun hangi aşamasında olduğumuzu ve şu sırada özellikle hangi öğrenme ve gelişim döngülerini tamamlamakta olduğunu göstermektedir. Cayce’ye göre “astrolojik güdüler (bence semboller), sadece doğum anında Güneş, Ay veya herhangi bir gezegenin konumu nedeniyle değil, varlığın (o kişinin) ruhu evrensel bilincin bir parçası olduğu ve bu mekanda (dünyada) ikamet ettiği için vardırlar.

Cayce ye göre, ruh tekamülü sürecinde başka gezegenlerde de “ikamet etmekte” dir. (bu ikamet ediş sırasında ne tip bir beden kullandığına dair bir açıklık yok). Okumalarında sık sık “ruhun çıkış yaptığı gezegen” den söz eder. Ki bu da ruhun şu andaki enkarnasyonundan önce ikamet ettiği en son bilinç düzlemi ya da deneyim boyutudur. Bu genellikle kişinin doğum haritasında Tepe Noktası’na en yakın gezegendir (yani doğum haritasında görülebilir bir unsurdur). Bu planet genellikle ruhun bu yaşamından önce geçtiği boyutun sembolüdür ve dolayısıyla kişinin kuvvetle bağlı olduğu spesifik özellikleri temsil etmektedir. Cayce şöyle demektedir “ Ölümden hemen sonra, süresi varlığın (o ruhun) ruhsal gelişimine bağlı olan bir bilinçdışı dönem vardır. Ölümden sonra ruh en son dünya deneyimi sırasında akılda oluşan şeylerle beslenir ve bir anlamda bunlar tarafından sahiplenilir. Fiziksel düzlemde (dünyada) ne kazanılmışsa, (şimdi orada) kullanılır.” (Burada bir ekleme yapmak istiyorum, demek ki kişisel çabamız “dünyadaki kazanımlar üzerine olmalı. Bu kazanımlar bir kışlık, bir yazlık ev, iki son model lüks otomobil, bir açık biri değil, bankada milyon dolar, bir hükümette bakanlık, bir şirkette ceo luk falan değil tabii ki J) … Dünyadaki kazanımlar: Özümüze ne kadar yaklaştığımızdır. Yani egomuzu ne kadar törpülediğimizdir. Şimdi tam burada Yashua’nın (İsa’nın) bir sözü geliyor aklıma “siz yeryüzü hazinesi değil, gökyüzündeki hazinelerinizi biriktirin”.

Diğer yandan ünlü medyum Ruth Montgomery’nin okumalarında “planetsel ziyaretler” le ilgili olarak; “ruhsal olarak gelişmek için en iyi yerin dünya olduğu, ancak, dünyanın etrafındaki bütün kozmik çevrenin ruhsal büyüme ve gelişim için çok büyük bir sistemin bir parçası olduğunu vurgulamaktadır. Şöyle der “Eğer kişi fiziksle hayatında mükemmele yaklaşabilirse (özüne yaklaşabilirse), diğer gezegenler olan ziyaretle (ölümden sonra) ıstırapsız geçer. Bu ziyaretler benlik ile yüzleşmek için gereklidir. Başkalarına verilen zararların bedelini ödemek ve benlikteki egoist tavırları ve üstünlük komplekslerini gidermek içindir. Size tekrar söylüyorum: Kendinizle fiziksel yaşamınız sırasında yüzleşin. Sermayenizi stoklayın. Gelişin. Başkalarına karşı düşünce ve eylemlerinizdeki hatalarınızı düzeltmeğe çalışın, çünkü bunları burada yapmak, gezegensel ziyaretlerdeki ruhsal azapları çekmekten daha kolaydır (dinlerdeki cehennem de bu olmalı). Bu arınma işlemini burada başlatmaya zaman ayırmak daha iyi olmaz mı? Başkalarına verdiğiniz zararları belirleyin, ve sizden çekinenlere yardım etmeğe ve telafi etmeğe hemen başlayın. Size zarar verenler için ise, vermişlerse ne fark eder? Bu sizin değil, onların karmasıdır ve kendi benlikleriyle yüzleştikleri zaman bunun bedelini ödemek durumundadırlar. Bu nedenle onları kendi hallerine bırakın ama mümkün durumlarda BAĞIŞLAMAKla ve unutmakla onlara yardım edin (Affetmek konusunun çeşitli inanç sistemlerinde nasıl yer aldığını şu yazımda okuyabilirsiniz: http://astrolojizeynepnihal.blogspot.com.tr/2014/09/karma-ve-affetmek-ruhsal-varolusun-ve.html )

Cayce’nin okumalarından devam edelim: Cayce gelişmiş bir ruh için yaptığı bir okumada Güneş sistemin dışındaki sistemlere de ruhun ziyaretleri, ikametgâhı olabileceğini şöyle belirtmiştir: “ bu güneş sisteminin merkezindeki Güneş’in de ötesi vardır. Bu varlık (ruh) bilincin başka bir alanına giriş sağlayan (belli bir yıldız adı)’ un alanına dahi ulaşabilmiştir. Ve bu varlık (ruh) belli bir misyon için yeniden dünyaya gelmeyi tercih etmiştir”
Cayce ayrıca birkaç okumada harita okumasında rehber olarak kabul edilebilecek hususlar belirtmiştir:

“İnsanın kaderinde bu güçlerden en önemlisi öncelikle Güneştir. Sonra doğum esnasında Yükselen’e denk gelen veya ona yakın olan (gezegenler) gelir. Dolayısıyla insanın yatkınlıkları doğduğu sırada etkisi altında kaldığı gezegenler tarafından yönetilir (ifade edilir demek daha doğru, bence).

Cayce nihai olarak şunu da okumalarında belirtmektedir: “bir ruhun belli biri yaşam süresince gelişmiş veya geri kalmış olması kişinin ideal olarak neyi kabul ettiğine (göklerdeki hazine mi yoksa yeryüzündeki mi) ve zihinsel ve maddesel ilişkilerinde bu idealiyle ne yaptığına bağlıdır. Yaşam, amacı olan bir deneyimdir……” Amacı hep söylüyoruz: Öz’e yaklaşmak


Şimdi bunları tekrar hatırladıktan sonra, günlük kaygılarımızın ne kadarının gerçek olduğunu ve ne kadarının egodan kaynaklandığını bir kez daha düşünelim.  

20 Ekim 2014 Pazartesi

KASIM AYINDA ATÖLYE ÇALIŞMASI


Kasım Ayında İstanbul'da Astroloji ve Ruhsal gelişim atölyesi yapıyorum. 

Katılımcılar hem astrolojinin temel uygulamalarını öğrenecekler, hem de isteyen katılımcının haritası üzerinden uygulamalı çalışacağız.



Katılımcılar kendi bilgisayarlarıyla gelip, ilgili programı indirecek ve gökyüzünde gezegen hareketlerini izlemeyi öğrenecekler. Atölye sonunda da kendi haritalarıyla ilgili gelecek yorumu yapabilir hale gelecekler. 






19 Ekim 2014 Pazar

24 EKİM, AKREP BURCUNDA YENİAY ve GÜNEŞ TUTULMASI

Yeniay ve güneş tutulması 24 Ekim, hemen gece yarısından sonra, saat 00:57’de Akrep Burcu’nun hemen ilk derecesinde (bir burç 30 derecedir) gerçekleşiyor, 


Yeni Ay, astrolojik anlamda, gökyüzündeki en önemli oluşumlardan biridir. Kişisel doğum haritasında kontak kurduğu gezegeni harekete geçirir, yani gezegenin haritamızda temsil ettiği yaşam alanını aktive eder, ayrıca yine, haritanın hangi bölümünde oluşuyorsa o konuyu aktive eder. Bu yüzden de yorumlar haritaya göre yapılmalıdır. Önemli bir aktive edicidir yeniay.

Bazı yeniaylar Güneş tutulması şeklinde gerçekleşir. Böyle durumlarda o yeniayın etkisi ve etki süresi çok daha fazladır. Normalde 2 hafta olan etki süresi, Tutulum nedeniyle 6 aya kadar çıkar. Ancak tam bu noktada astrologların tam olarak görüş birliğine varmadığı bir nokta vardır. Kimi astrologlar tutulumun dünyanın görüldüğü, gözlemlenebildiği bölgelerde yaşayanlar için etkili olacağı, yoksa normal bir yeniay olarak ele alınması gerektiğini savunur. Diğer fikir ise, böyle bir ayrıma gitmeden yerkürenin her yerinde astrolojik olarak etkili olduğunu söylerler.

Ben daha çok ilkinden yanayım. Ancak diğer bakış açısını da tümüyle görmemezlikten gelmemek için iki etkinin ortalarında bir yerde durulması gerekir diye düşünüyorum. Yani ne sade bir yeniay kadar yalın ne de tutulumun gözlendiği bölgelerde olduğu kadar keskin.

Bu Yeniay Akrepte ve Venüs’le birleşik (tabii dünyadan bakınca göründüğü şekilde, yoksa uzayda Venüs ve Ay’ın birleşmesi beklenemez) ve Neptün’den destek alır biçimde. Bu birleşim müthiş bir aurayı da beraberinde getiriyor. Ne kadar tutkumuz ve hayalimiz varsa en estetik haliyle yüzeye çıkıyor. Onları çok naif bir şekilde hayata geçirme fırsatı bulabiliyoruz. Haritamızda etkili olduğu yaşam alanıyla ilgili olarak, tutkulu, becerikli, konsantre olabilir, derinlemesine araştırıcı, derin ve sezgileri yüksek hale gelebiliyoruz.

Bu yeniay elbette Akrep Burcunun ilk günlerinde doğanlarda en etkili halinde. Çünkü onlar doğum günlerinde bu yeniaya sahip olacaklar ve bu nedenle de etkilerini gelecek doğum günlerine kadar alacaklar. İkinci sırada Balık ve Yengeç Burçlarının ilk günlerinde doğanlar geliyor. Onlar da yaşamlarında Akrebin bu olumlu rüzgarlarının estiğini görebilecekler.
Akrep Burcunun ilk dereceleri yükselenler (doğum saatlerine bağlı olarak) ile, Başta belirttiğim gibi, haritalarındaki herhangi bir gezegene kontak yapanlar da kuvvetli etki alanında.

Boğa Burcunun ilk günlerinde doğanlar, ikili ilişkilerde yukarıda saydığım Akrep aurasını tadabilecekler.

İçinizdeki yaratıcı kaynağın hayata geçmesi dileğiyle, mutlu yeniaylar : )